19 Nisan Cuma

recherche

>EĞİTİM ÖĞRETİM>ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME>

SORULAR ZOR MU, YOKSA BİZDEN BİRAZ DAHA FARKLI DÜŞÜNMEMİZ, BİLGİMİZİ KULLANABİLMEMİZ Mİ İSTENİYOR?

Merhaba,
Öğrencilik hayatımızdan da biliriz. Sınavdan çıktığımızda bize sorulan veya bizim sorduğumuz ilk soru;
“ Nasıl geçti, sorular zor muydu? Kaç tanesini yapamadın? En çok hangi konulardan geldi? ”

Verilen cevaplar ise genelde şöyledir;
“ Çok zordu, çalışmadığım yerlerden geldi. Herkesin kötü geçmiş. Sınıfta çözmediği problemlerden sordu. Biz böyle bir konu hiç görmedik.”

Dikkat ederseniz cevaplayabildiği soruların nedeni üzerinde kimse durmaz. Genelde zor soruya, sınıfta gösterilmemiş örneklerden gelen sorulara takılırız. Beklentimiz; sınıfta çözülenin veya anlatılanın aynısı sorulsun. Neden? Çünkü düşünmeyi öğrenmek istemiyoruz. Zorlanmaktan kaçıyoruz. Her şey elimizin altında hazır olsun istiyoruz.

Geçenlerde bir annenin ödev hazırlayacak olan çocuğu ile ilgili ifadesi şöyleydi:
“ Yormasın kendisini, şimdi internette her şey var. Bir tuşa basıyorsun elinin altına geliveriyor. Kafasını bunlarla yormasın. ”

Güzel bir düşünce. Peki bu çocuklar, bu gençler kafalarını nelerle yoracaklar? O değerli beyinleri nasıl gelişecek? Ne zaman mücadele etmeyi bilecekler? Ne zaman öğrenmeyi, üretmeyi öğrenecekler? Hep bir başkasının beynine bağlı kalarak, başkasının esiri olarak mı hayatlarını devam ettirecekler? Daha sonra bir işi ele aldıkları zaman yetersiz mi kalacaklar?

Bütün bu örneklerden sonra sizlerle paylaşmak istediğim konuyu açıklamak istiyorum. Okulumuzda kurulan Ölçme ve değerlendirmenin sorulara yaklaşımı, soruş şeklinin neden farklı ( sizlere göre zor ) oluşu.

Öğretmen konuyu anlatır, örneklerle kavratır. Sorular sorar, cevaplar alır ve öğrenciyi konu hakkında bilgi sahibi yapar. Sonra da konunun pekişmesi için ödevler verir. Ödevler yapılır, soruların cevapları bulunur. Öğrenciye soru sorduğunda cevabını da alır. Ölçme ve değerlendirme bu süreci hep takip eder. Ara sıra devreye girer. Farklı soruş şekilleriyle bilgiyi kullandırmak ister. Amacı, çocuğun düşüncesini geliştirmek, yönlendirmek. Bilgiyi değişik soruş şekliyle kullanmasını sağlamak, zihinsel olarak kuvvetlendirmek. Onu, öğretmeninin dışında birinin hazırladığı soruya cevap verebilecek şekilde hazırlamak, ezberden, kalıplardan kurtarmak. Aynı zamanda değişik soruları cevaplayabilecek çocuğu ortaya çıkarmak, yönlendirmek, daha ileriye adım attırmak.

Sonuçta karşımıza ne çıkar? Her öğrenci, sorulan her soruyu yapamayınca telaş başlar.

Ben hiç telaşlanmam. Neden mi? Yapamadığımız sorular oluyorsa demek ki bilgimizi kullanmada ve farklı soruya göre düşünebilmede eksiğimiz var. Bunun tamamlanması için hemen harekete geçmeliyiz, o tarz soru üzerinde durmalıyız ve öğrencimizi düşündürmeliyiz.

Eğer sorulan her soruya cevap verebiliyorsak eksiğimizi nasıl anlayacağız?

Öğrenciye sorulan sorular onu çok fazla aşan sorular değil. Ondan biraz dikkatli olmasının beklendiği, düşünmesinin istendiği sorular.

Şimdiki çocuklar çabuk sıkılıyorlar. Çünkü kendilerini yormak istemiyorlar, az düşünüp çabuk bitireyim istiyorlar.

Hatamız çocuğumuzun çabuk bitirme isteğine destek vermek, onun çabucak sıkılmasına hak vermek. Çocuğumuza sorumluluklarını küçük yaşlardan verdiğimiz zaman ileride onun başarıyı yakalamasını sağlarız. Bilgisini çoğaltmak, öğrenmek onun işi. Bizler yol gösteririz.

Okuma alışkanlığı kazanmış çocuk bilgiye ulaşmakta zorlanmaz. Verilen bir çalışmayı okur, öğrenir. Sözel ifadesi gelişir. Sayma becerisi, zihinden işlemler yapma becerisi gelişmiş çocuk matematiksel düşünür. Temelde sayıları kavrayan, dört işlemi eksiksiz yapabilen çocuk matematikten korkmaz. Farklı problemleri çözmeye alışan çocuğun problem çözme becerisi gelişir. Ona gösterilen çözüm yolundan başka kendi çözüm yolunu bulur. Başkasının çözüm yolunu ezberlemez. Bütün bu beceriler erken yaşlarda kazanılırsa eğitim hayatında başarıyı yakalamak hiç de zor olmaz.

Sizlerin bu konuda bizleri anlayacağınızı düşünüyorum. Öğrencimiz yüksek not alacak diye basit sorulara sığınmayalım. Onları farklı düşündürelim, beyinlerinin çalışmasını sağlayalım. Onları ezbere düşüncelerden kurtaralım. Bırakalım kafa yorsunlar. Çocuklar çok akıllı, hepimizi geçebilecek güce sahipler. Onlar biraz daha fazla düşünürlerse her şeyi başarırlar.

Okulumuzda Ölçme ve Değerlendirme temel bilgilerin pekiştirilmesinde, bilginin farklı soruş şekilleri ile kullandırılmasında, öğrencilerin düşünsel olarak gelişmesine katkı sağlayacak soruş şekillerinin üretilmesinde uzun yıllara dayalı bir tecrübeye sahiptir. Sağlıklı kalın. Sevgiler.

Nesrin HEYİK
Ölçme ve Değerlendirme