BUGÜNÜN ÇOCUKLARINI ANLAMAK - SINIRLI VE YARDIMSEVER İLETİŞİM
BUGÜNÜN ÇOCUKLARINI ANLAMAK
Makası doğru tutabilmek, taşırmadan boyamak, masa başı bir aktivite sırasında sandalyede oturabilmek, eşyalarını okuldan eve eksiksiz getirmek, uzun cümleleri sonuna kadar yazmak, öğretmenini duymak, ders boyunca odaklanabilmek, sorumluluklarını yerine getirmek, vb. gelişimsel ve bilişsel becerilerin oturması bazı çocuklar için ne kadar zordur.
Uzmanlara göre, bu tip şikayetlerle danışmanlık merkezlerine devam eden çocukların sayısı ortalama son 10 yılda hızla arttı. Bu çocuklar bir çok çevresel ve nörolojik kaynaktan ötürü toplu yaşamın gerektirdiği şartlara ayak uydurmakta zorlanıyorlar. İster “Z kuşağı” diyelim ister “Üstün Zekalı” ister “Kristal Çocuklar”. Şu anda en büyükleri 15- 16 yaşında olan çocuk/genç grubundan bahsediyoruz. Ortak özellikleri ne baktığımızda; bireyseller, sabırsızlar, sorumluluk almaktan hoşlanmıyorlar, sonuç odaklılar, unutkan ve dikkatsizler, hareketliler, içlerinden gelen sınırsız enerjiyi kontrol etmekte zorlanıyorlar. Hal buyken, klasik eğitim sistemi içerisindeki zorlanmaları kaçınılmaz oluyor. “Sürekli kıpır kıpır”, “ödev yapmak bir işkenceye dönüşüyor”, “sanki beni duymuyor ve düşüncelere dalıyor”, “ancak biz söylersek hatırlıyor”, “bazı sorumlulukları bir türlü oturtamadık” , “zaten arkasını hep biz toplarız” gibi yakınmalar çoğu evde artmaya başlıyor. Biz uzman ve eğitimciler olarak onlara daha etkili şekilde rehberlik edebilmek adına, bugünün çocuklarını tanımanın ve bazı ipuçlarını önceden bilmenin önemli olduğu görüşündeyiz.
Bugünün çocukları genellikle;
1. Hareket, hava/mekan değişikliğine fazla ihtiyaç duymaktalar.
2. Dikkat süreleri bizim tahmin ve beklentilerimizden daha kısa.
3. Hareket içerikli ve hızlı değişen etkinliklerle motive oluyorlar.
4. Sıkıldıkları çalışmalara odaklanamıyorlar.
5. Dalgın ve unutkanlar.
6. Organize olamıyorlar.
7. Yaş düzeylerine uygun sorumlulukları almaktan kaçınıyorlar. Bu sebepten ötürü kurallı ortamlarda zorlanıyorlar.
8. Özellikle okul çağlarında anne-baba-öğretmen rehberlik ve eşliğine fazlaca ihtiyaç duyuyorlar.
Peki onlara nasıl destek olabiliriz?
“Sınırlı ve Yardımsever Eğitim”
Yukarıda bahsettiğim özellikleri gösteren çocukların sınırlandırılmış, kuralları belirlenmiş ortamlarda kendilerini daha huzurlu hissettiklerini gözlemliyoruz. Kuralların yanında etkili iletişim kanallarımızı da her daim açık tutarak , onlarla sağlıklı iletişim kurmamız ve alışkanlıklarını kazandırmamız mümkün. Bizler bu yönteme “Sınırlı ve Yardımsever Yaklaşım” diyoruz. Bu yaklaşımın temelinde her zaman için iki tarafın (anne & çocuk, baba& çocuk, öğretmen& çocuk) ihtiyaçlarını açık ve dürüst olarak birbirlerine ifade etmeleri ve birbirlerini dinlemeleri yatmaktadır.
- Beklentilerin Aktarılış Biçimleri
Beklentilerimizi çocuklarımıza nasıl aktardığımız önemlidir: tutarlı, kısa ve net cümleler kullanmamız, onların bizleri daha iyi anlamalarını sağlar. Örneğin “IPAD’inle kısa bir süre oynamana izin veriyorum” demek yerine “Seni yemeğe çağırana kadar IPAD’inle oynamana izin veriyorum” demek daha anlaşılır ve somut olacaktır. Yönergeyi verirken kullandığımız ses tonu da bir o kadar önemlidir. Bağırmak veya “polislik takınmak” karşılığında inatlaşma ve öfke getirecektir. Nötr ve sakin ses tonu kullanmanız çocuğu öfke anında bile sakinleştirir, onu sizi dinlemeye hazır hissettirir. - Çocuğun Sınır İhtiyacı
Yazının başında da belirttiğim gibi; her çocuk bir çerçeveye ihtiyaç duyar. Bu noktada “Katı Disiplin” ile “Sınırlandırılmış Öğretim” in farkını anlamak gerekir. Her çocuk sınırları net çizilmiş ortamlarda kendini daha huzurlu ve kendinden emin hisseder. Ondan ne beklendiğini, hangi davranışın uygun olmadığını ve bu davranışları sergilerse ne gibi sonuçlarla karşılaşacağını bilen çocuk mutlu olacaktır. - Eviniz için uygun olan ve olmayan davranışları evin üyeleri olarak ortaklaşa belirleyin. Sizin aileniz için kabul edilmeyen davranışların sonuçlarını açıkça ortaya koyun. İleride uygun olmayan bir davranış sergilendiğinde birlikte kararlaştırılan sonuçları mutlaka uygulayın. Çocuklar verilen sözleri unutmazlar. Tutarsız anne baba imajını hemen kavrarlar ve çok geçmeden ipleri ellerine almayı denerler.
- Çocuğunuzun yaş ve anlama seviyesine göre çocuğunuza mutlaka sorumluluklar verin. (ör. 3-5 yaş için en fazla 3 sorumluluk , 6-9 yaş için en fazla 6-7 sorumluluk yeterlidir) . Unutmayın ideal bir aile sisteminin hakimleri sadece anne babalardır. Kumandalar çocuğa kesinlikle verilememelidir. Ancak çocuğu ilgilendiren kararlar her zaman ortak alınmalıdır, çocuğun kendi ihtiyaçları dinlenmelidir.
- Alınan kararları görsel bir şemaya çevirip herkesin ulaşabileceği ortak bir alana (ör. Mutfakta buzdolabı) yapıştırın. Bol görselli tablolar her zaman için daha anlaşılır ve çekicidir. Uzun cümlelerden her zaman kaçının ve olumlu bir dil kullanın. (ör. “kardeşine vurman yasaktır!” yerine “kardeşinle sakince konuş ve ona nazik davran” gibi).
- Çocuğunuz bu kuralları uygulamakta zorlanır veya onları unutursa, her gün puanlayacağınız, davranış tabloları oluşturabilirsiniz.
- Değişiklikten hoşlandıkları için, kısa zaman aralıklarıyla tabloda değişiklikler yapmak veya yeni tablolar yeni sınırlar oluşturmak işe yarar.
- Çocuğunuza çok küçük yaştan itibaren, 3 idealdir, gelişim düzeyine uygun sorumluluklar verin. Bu sorumluluklar hem onların kendilerine inançlarını besleyecek, hem de onları aile sisteminde etkin, sorumlu bireyler olarak kabul ettiğinizi onlara gösterecektir. Unutmayalım ki, sorumluluk almaya küçük yaştan alışmış çocuklar yetişkin dünyasında çok daha rahatlayacaklardır. Ör. bitkilere su atma görevi, hayvan bakımı görevi, çöpü atma görevi, ışıkları kapama görevi, yatak kapama görevi, sofraya yardım görevi, kirli kıyafetlerini sepete atma görevi, vs.
- Doğaya çıkın! Bolca enerjilerini boşaltabilecekleri, temiz hava alacakları doğal ortamlarda aktif / sportif aile programları organize edin.
- Çocuğunuza bolca sarılın, onun sırtını okşayın, onu bolca kutlayın, ona inandığınızı her gün yenileyin. Başardığı alanları sözel olarak ona sıkça dile getirin. Buna normalden fazla ihtiyaç duyarlar. Ebeveynlerinin kendi olumlu davranışlarının farkında olduklarını bilen çocuk anlaşıldığını hisseder ve daha iyiyi başarmayı ister.
- Ebeveynler olarak sadece kendinize özel vakitler ayırmayı , ve enerjinizi yenilemeyi unutmayın.
Sınırlı ve şefkatli ebeveyn yaklaşımları dilerim.
Uzm. Psk. Ruti Asa
Özel Bahçeşehir Neslin Değişen Sesi Okulları
Rehberlik Birimi
Referanslar:
Delphine de Hemptinne, Aider Son Enfant A Etre Calme et Attentif, De Boeck Superieur, 2016
Michele T. Jackson & Gaye M. Perera, Attention Deficit Disorders Intervetion Manual, Hawthorne Educational Services, 1998